- YAYINLAR
- BANGLADEŞ’TE İSLAMİ BANKACILIK VE FİNANS ALANINA GENEL BİR BAKIŞ
BANGLADEŞ’TE İSLAMİ BANKACILIK VE FİNANS ALANINA GENEL BİR BAKIŞ
Bangladeş, dördüncü en büyük Müslüman ülke olma özelliğine sahip ve Güney Asya’da bulunan bir ülkedir. Bu ülke, aynı akran grubu içerisinde bulunduğu çevredeki ülkeler ile karşılaştırıldığında, takdire şayan bir ekonomik ve toplumsal başarı elde etmiştir. İslami bankacılık varlıkları açısından küresel düzeyde sahip olduğu pay nispeten düşük görünmekle birlikte, bölgesel düzeydeki payı cesaret verici bir görüntü sunmaktadır. Ülke içerisindeki gelişmelere bakıldığında, 1983 yılında ortaya çıkmış olan Şeriat temelli bankacılık ve finans sektörü, Bangladeş ekonomisinin finansal görünümü içerisinde kayda değer bir yere sahiptir. 1134 şubesi ile tam teşekküllü 8 İslami banka, ana akım bankaların altında faaliyet gösteren 44 İslami bankacılık şubesi ve gişesi, 11 İslami sigorta şirketi ve 2 İslami banka dışı finansal kurum (BDFK), Bangladeş’teki İslami bankacılık ve finans sektörünün kurumsal yapısını büyük oranda teşkil etmektedir. Bankacılık sektörü varlıklarının beşte biri, İslami bankaların mülkiyeti altındadır. Ülkeye giren, dış kaynaklı para transferlerinin önemli bir kısmı, bu bankaların sahip olduğu muazzam ağ sayesinde ülke genelindeki alıcılara yönlendirilmektedir. İslami sigorta şirketlerinin pazar payı dikkat çekici bir düzeye ulaşmış olmaka birlikte, İslami BDFK’lerin pazar payı marjinal düzeyde kalmıştır. İslami bankaların paylarının ve bu bankalar tarafından çıkarılan Şeriat temelli vadesiz tahvillerin toplam piyasa değeri, ülkenin sermaye piyasasında kayda değer bir rol oynamaktadır. İslami para piyasası, büyük oranda para piyasası araçlarının sınırlı sayıda olmasından dolayı, hala sığ bir durumdadır. Ancak, risk ağırlıklı varlıkların yoğunluk oranının düşük olması ve bunun yanı sıra sermayenin risk ağırlıklı varlıklara oranının, kaldıraç oranının, likidite yeterlilik oranının ve net istikrarlı fonlama oranının, Basel III çerçevesi dâhilinde düzenleyici standartların üstünde bir başarı yakalamış olması, İslami bankaların herhangi bir büyük sarsıntıya karşı koyabilmesini sağlayacak üstün bir dayanıklılığa sahip olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca, İslami bankaların ana akım bankalara kıyasla daha yüksek bir aktif kârlılık oranına (AKO) ve öz sermaye kârlılık oranına, aynı zamanda daha düşük bir donuk yatırım oranına sahip olması açısından daha iyi bir performans göstermesi, finansal sistemde istikrarın sağlanmasına da katkıda bulunmaktadır. Bununla birlikte, likidite ve piyasa risklerine karşı daha dayanıklı iken, farklı varsayımsal stres senaryoları altında yatırım sarsıntıları karşısında bir derece daha kırılgan görünmektedirler. BDFK’lar, İslami sigorta şirketleri ve sermaye piyasası için etkili Şeriat temelli düzenlemeler yapılarak mevzuata ilişkin boşlukların kapatılması, İslami finansal yönelik kamusal algıya daha fazla disiplin ve netlik kazandırabilir. Bu aynı zamanda, İslami finans piyasasının farklı kısımları arasındaki finansal işlemleri hızlandırarak İslami finans piyasasının gelişimine de katkıda bulunacaktır. Bu tür bir gelişim, daha fazla istihdam oluşturulması ve GSYİH artışının desteklenmesi için gerekli olan daha verimli ve rekabetçi bir sağlıklı bankacılık ortamının oluşturulmasına işaret etmektedir.